Yazarın tıkandığı ana çözümüdür yazı yazmak üzerine yazı yazmak. Aynı zamanda da en zorudur; çünkü bu konuda söylenecek herşey zaten çoktan söylenmiştir. Bu sebeple kısa bir yazı olur.
Gündüzlerce süren kavgalar, suyun altında uykuda bekleyen inciyi etkiler mi? Güneş parlamayı kesse, ay yüzünü büker mi? Zamanı çeksek ucundan, akşamları sabaha kavuşturbilir miyiz erkenden? Ateş üfleyince sönüyorsa, varlık ne kadar değerli? Geceler örtü olunca yeryüzüne, savaşlara ara verilmeli. Düşünceler denizde erimeli. Hap gibi yutulmalı neşeler. Daralınca bir bardak su, biraz hava! Yeşile kırmızı karışınca ağlasın tüm balıklar. Suya karışsın tüm gözyaşları. Yavaşlasın gemiler. Saygıyla eğilen rüzgar, havalandırsın tüm öfkeyi. Havalandırsın ki yıkılması gerekenler yıkılsın. Bir daha yeşile kırmızı karışmasın. İnciler kararmasın. Ay ağlamasın.
Yaşımıza yılları kattıkça kendimizden ilk kaybettiğimiz neşe olursa, işte o zaman yaşlanıyoruz. Heyecan, yavaş yavaş kayboluyor hayatımızdan. Griler kaplıyor her yeri. Bir de değişen öncelikler, kalpteki kırık izleri ve kan sızmaları bu izlerden... Neşe ufukta küçülüyor, elimizde tek renk kum taneleri. Biri ne ister diğerinden? Kendine benzetmeyi mi? Kıyametin koptuğu yer işte tam orası: "Neden böyle davranıyor?"u sorarken, gerçekten soruyor muyuz acaba? Önyargının cebinde kaybediyoruz neşeyi, teknede kimsesiz yüzen bir kedi gibi.
Birden izlendiğini fark etti. Bu, onun için çok yeni, yeni olduğu kadar da garip bir duyguydu. Kahvesinden bir yudum aldı. Kapı çalıyordu; ama açmaya hali yoktu. Ayağa kalkıp banyoya yöneldi. Suyu açıp giysileriyle küvetin içine oturdu. Hızla akan soğuk suyun altına girdi. Yüzünü buruşturarak gözlerini kapadı. “Sadece birkaç saniyem kaldı.” diye düşündü, “Birkaç saniye sonra tamam!” Soğuk su kendine gelmesine yardımcı olmuştu. Ayağa kalktı, üzerinden sular damlayarak küvetten çıktı. Banyo halısının sırılsıklam olmasına aldırmadan, klozete doğru yürüdü, yere çöktü. Kusmaya başladı. Kapı hala çalıyordu, belki de çalmıyordu; bu da bir sanrıydı. Ayağa kalkıp lavaboda ağzını çalkaladı. Başını kaldırdığında aynada kendini gördü: Gözlerinin altı mosmordu, saçlarından sular damlıyordu, yüzüyse çok solgundu. Görüntüsü ona komik geldi, gülmeye başladı. Saçlarını elleriyle geriye atarak, gözlerinin içine süzülen damlaları engelledi. Banyodan çıktı. Radyoyu açtı. Kapı artık çalmıyordu. Mut
Yorumlar
Yorum Gönder